Çağatay Hanlığı / Prof. Dr. Mustafa Kafalı Cengiz Han (1155-1227), ölmezden önce Moğolistan dışında kalan batı bölgelerindeki fethedilen ülkeleri oğullarına tahsis ederken Türkistan ikinci oğlu Çağatay Han'ın hissesine düşmüştü. Kaynaklarda zikredildiğine göre ona tahsis edilen ülkenin hudutları, doğuda Beş-Balık bölgesini içine alacak şekilde başlıyor, batıda Ceyhun (Amu-Derya) ırmağına kadar uzanıyordu.1 Kuzeyde İli havzası ve Yedi-Su bölgelerinin hanlık sahasına dahil olduğunu, Çağatay Han'ın yaylağının İli boyunda, kışlağının ise Yedi-Su havzasında Kayalık şehri yakınında oluşundan anlaşılmaktadır.2 Zaten bu bölge hanlığın başkenti durumundadır. Ceyhun ırmağı hudut olduğuna göre hudutlar güneyde Horasan'ı dışarıda bırakmaktaydı. Ancak Ceyhun ırmağının başlangıcında yer alan Bedahşan, Belh ve Gazne bölgelerini, Şerefüddin Ali Yezdî, hanlık sahasına dahil etmektedir.3 Ayrıca Ürgenç şehri ve Harezm ülkesinin esas bölümünün Cuci (Coçi) ulusuna ait olduğunu bilmekteyiz.4 Ayrıca Çağatay hanları adına basılan paralarda devamlı olarak Otrar, Kenced ve Talas (Taraz) isimleri bulunduğuna göre, bu şehirler ve bölgeler de Çağatay Hanlığı sahasına girmekteydi.5 Bu duruma göre Doğu Türkistan bütünüyle Batı Türkistan'ın Harezm ve Türkmenistan bölümleri hariç Çağatay Hanlığı sahasına girmekteydi. Çağatay ulusu bu saha içerisinde teşekkül etmiştir. Yalnız Çağatay Han'a tahsis edilen bu ülkede bütün şehirler Ürgençli Mahmut Yalavaç adında bir Türk umûmî vali tarafından Kağan namına idare edilmekteydi. Cengiz Han 1223 yılında Türkistan'ı terk etmezden önce, onu kendi namına bütün Türkistan şehirlerini idare etmek üzere vazifelendirmişti.6 Bu vazife Ögeday Kağan zamanında da devam etmiş, bütün Türkistan şehirlerinin idaresi ve vergilerinin toplanması ve kağanlığa gönderilmesi onun idaresine bağlanmıştı.7 Çağatay Hanlığı sahasındaki bütün şehirleri idare eden Mahmut Yalavaç, Hocent şehrinde otururdu ve ancak kağana karşı hesap vermekle mükellefti.8 Bütün Türkistan şehirleri, ister mahalli hanedan mensupları ister tayin edilen Darugaçin ve Tangmaçi isimlerindeki idareciler olsun, hep umûmî vali Mahmut Yalavaç vasıtasıyla doğrudan doğruya kağanlık makamına bağlanıyorlardı. Dolayısıyla Çağatay ülkesindeki şehirler, Çağatay Hanlığı'nın hakimiyeti dışında kalmaktaydı. 1239 yılında Buhara ve yakınındaki Tarab kasabasında zuhur eden isyan ile Mahmut Yalavaç meşgul olmuştu. Bu isyanı vesile ederek Mahmut Yalavaç'ı vazifesinden tard eden Çağatay Han, kağana hesap vermek ve haddini aştığını kabul etmek mecburiyetinde kalmıştı. Ögeday Kağan, ağabeyisinin üzerine fazla varmamış, Mahmut Yalavaç'ı Çin'e vali tayin etmiş ancak onun yerine oğlu Mesut Yalavaç'ı aynı salahiyet ile umûmî vali yapmıştı.9 Bu durum göstermektedir ki Çağatay hanları umûmî valiye müdahale hakkında sahip değildiler. Çağatay Han ve halefleri, daha sonra görüleceği üzere ancak bütün Türkistan'ın şehir dışı hayatına, yaylak, kışlak ve otlaklarına hakim olabilmişlerdir. Bu münasebetle Çağatay ulusu yalnızca şehir dışında yaylak ve kışlak hayatı yaşayan, hayvancılıkla meşgul olan kır nüfusunu ifade eden bir deyim olacaktır. Hatta şehir dışı kır nüfusundan olanlara Çağataylı, şehir nüfusundan olanlar için Maveraünnehirli tabirinin kullanıldığını daha sonraki devrelerde görebilmekteyiz.10 Cengiz yasası ve Moğol ananesinin bu durumun meydana gelişinde esas olduğu muhakkaktır. Zira yalnızca hayvancılıkla hayatlarını sürdüren Moğollar, bu hayat tarzının dışında yerleşik medeniyetin icaplarından olan ziraat, ticaret, el sanatları ve esnaflık ile katiyen ilgilenmiyorlardı. 1240 Kurultayı'nda Ögeday Kağan, ağabeyisi Çağatay'ın da tasvibi ile yaptığı ve muvaffak olduğu meselelerden iftiharla bahsetmektedir. Çağatay Hanlığı'nın kuruluş döneminde Çağatay Han'ın emrine dört tane binbaşı verilmişti. Bunların Barlas, Celayir, Sulduz, Arlat kabilelerinin binlikleri ve binbaşıları olduğu anlaşılmaktadır. Daha sonra bu dört tane binliğin asgarî bir tümen hatta bazen iki tümen ve üç tümene kadar büyüdüğünü Çağatay Hanlığı yapısı içinde görmekteyiz.15 Kara-Hülâgü Han (1242-1246) Çağatay Han, Yisülün Hatun'dan olan ikinci oğlu Mu-Tekin'i Bamiyan'da kaybedince üçüncü oğlu Bilkişi'yi veliaht yapmak istemişti. Ancak o da on üç yaşında vefat etmişti. Bunun üzerine Çağatay Han Mu-Tekin'in oğlu Kara-Hülâgü'nün veliaht olmasını istemiştir. Mu-Tekin'in, Bayçu, Börü, Yisun-Tuva, ve Kara-Hülâgü adlarında dört oğlu vardı. Kara-Hülâgü kardeşlerinin en küçüğü idi.25 Çağatay Han ölünce onun vasiyetine uyarak Han'ın hatunu başta olmak üzere vezir Habeş Amîd ve Çağatay Sülalesi mensupları hep birlikte Kara-Hülâgü'yü hanlık makamına oturttular.26 Bu sırada Kağan seçilemediği için vekaleten Ögeday Kağan'ın hanımı Tura-Kina Hatun niyabeten bu makamda bulunuyordu. Kara-Hülâgü Han'ın bu hanlığı 1246 yılında Kiyuk'un kağan seçilmesine kadar devam etmiştir. Kiyuk Kağan (1246-1248) bu makama gelir gelmez Kara-Hülâgü Han'ı azlederek onun yerine Çağatay Han'ın beşinci oğlu Yisun-Müngge'yi hanlık makamına tayin etmiştir.27 Kara-Hülâgü Han'ın hanımı Organa Hatun, Çağatay Han'ın kız kardeşi Çiçakin hatun ile Oyrat Turalçi Küregen'in kızıydı. Dolayısıyla Çağatay Han gelininin dayısı olmaktaydı. Kara-Hülâgü Han'ın Organa Hatun'dan bir oğlu olmuştu. Mübarek-Şah adını taşıyan bu zat Çağataylı ailesi içinde ilk Müslüman olan şahsiyettir.28 Yisun Müngge Han (1246-1251) 1246 Kurultay'ında Kiyuk, kağan seçildikten sonra Çağatay ulusunun başında bulunan Kara-Hülâgü Han'ı tahttan azletmişti. Zira Kiyuk Kağana göre oğul dururken torunun tahta çıkması uygun değildi. Çünkü o sırada Çağatay Han'ın oğullarından Yisun-Müngge hayatta idi.29 Çağatay Han'ın beşinci oğlu Yisun-Müngge kaynakların verdiği bilgiye göre devamlı sarhoş gezer, devlet işlerini hanımı Tayşi Hatun ve veziri Bahaeddin Merginani yürütürdü. Vezir Bahaeddin Merginani bir ilim adamı, alimleri ve ilmi koruyan muhterem bir zat idi. Babası Ferganalı bir alim, annesi ise Kara-Hanlı sülalesinden Togan Han'ın neslinden gelmekteydi. Çağatay Han'ın veziri Habeş Amid tarafından yetiştirilmişti. Hatta Çağatay'ın oğullarından Yisun-Müngge'nin yanına Bahaeddin Merginani'yi veren de Habeş Amid idi. 1251 yılına kadar Yisun-Müngge'nin hanlığı devam etti. Bu yıl içinde yapılan kağanlık seçiminde Müngge Kağan seçilince Kara-Hülâgü tekrar hanlığa iade edildi ve Yisun-Müngge katledilirken ciddi bir ilim adamı olan Bahaeddin Merginani de katledilenler arasındaydı.30 Ancak hanlığına iade edilen Kara-Hülâgü, hanlığa oturamadan yolda ölecektir. Onun hatunu Organa Hatun hem Kara-Hülâgü'ye ve hem de ona halef olacak oğlu Mübarek-Şah'a vekâleten 1251 yılından 1261 yılına kadar Çağatay ulusunun başında idareci olarak kalacaktır. 1251 yılında Kara-Kurum'da Müngge Kağan'ın (1251-1259), kağan seçildiği kurultay Çağatay ve Ögeday nesli için çok büyük hadiseler ve neticeler meydana getirmişti. Çünkü Müngge Kağan'ın seçiminden sonra kağana karşı bir suikast hareketi ortaya çıkarılmış, Çağatay ve Ögeday sülâlesinin bütün yetişkin çağda olan mensupları ve devlet ileri gelenleri ile ümeradan bir kısmı yasa gereği katledilmişlerdi.31 Kara-Hülâgü Han Müngge Kağan'ın taraftarı olduğu için bu hareketin dışında idi. Ancak o da Çağatay hanlığı makamına dönerken yolda vefat edecektir. Böylelikle Kara-Hülâgü Han'ın oğlu Mübarek-Şah küçük yaşta olduğu için hanlığa nasbedilmiş, fakat annesi Organa Hatun nıyabeten 1261 yılına kadar fiilen on yıl hanlık makamını idare edecektir. Yukarıda da söylediğimiz üzere Organa Hatun, Cengiz Kağan'ın kızı Çiçakin Hatun ile Oryat emirlerinden Turalçi Küregen'in kızı idi. Bu münasebetle de Algu Han, Çağatay Hanlığı'nı tekrar derleyip toparlamaya muaffak olacaktır. 1266 yılında Algu Han öldüğü sırada Çağatay Hanlığı, kağanlığın vesayetinden kurtulmak için mücadele vermekte idi. Hatta şehirlerin idarecisi durumunda olan Mesut Yalavaç Bey de kağanlık merkezindeki bu karışıklıktan dolayı Algu'ya yakın davranmıştı. Algu Han'ın Kıyan, Çotu ve Tok-Timur adında üç oğlu vardı.34 Algu Han'ın 1266 yılının ilk aylarında ölümü üzerine Kara-Hülâgü Han'ın oğlu yetişkin yaşa girmiş olan Mübarek-Şah, Cemali Karşî'ye göre hanlık makamına oturmuştu.35 1266 Martı'nda hanlığa Mübarek-Şah'ın kendiliğinden oturmuş olması Kubilay Kağan'ın hoşuna gitmemişti. Eylül ayında, yani altı ay sonra, Yisun-Tuva'nın oğlu Barak, Kubilay tarafından Çağatay ulusuna han olarak gönderilecektir. Yine Cemali Karşî'nin nakline göre Eylül ayının içinde Barak gelip duruma hakim olacaktır. Mübarek-Şah kaynaklardan anlaşıldığına göre yumuşak huylu bir zat idi. Nitekim Barak'a boyun eğerek onun maiyyetine girmiş ve hizmet etmiştir. Mübarek-Şah'ın beş tane oğlu vardı. Bunlar sırasıyla şunlardır: 1. Olcay-Buka, 2. Buralgay, 3. Hur-Kaday, 4. İsen-Pulat, 5. Kadak.36 Barak Han (1266-1271) Çağatay Han'ın oğullarından Mu-Tekin'in torunu ve Yisun-Tuva'nın oğludur.37 Babası Yisun-Tuva 1251 yılında Müngge Kağan'ın seçimine muhalefet ve suikast hareketine katıldığı için idam edilmişti. Bu hadiseden sonra katledilen şehzadelerin çocukları, Karakurum'da terbiye edilmek üzere bırakılacaklardır. Barak ve kardeşleri de bunlar meyanında idiler. Kubilay Kağan 1264 yılında kardeşi Arık Buka'yı bertaraf ettikten sonra Algu'nun ölümü üzerine boşalan Çağataylı tahtına Mübarek-Şah'ın kendiliğinden oturmasını hoş görmeyerek onun yerine Barak Han'ı Çağatay ulusuna han tayin etmişti. Barak böylece Çağatay Hanlığı tahtına çıkacaktır. Arık Buka ile Kubilay'ın kağanlık için mücadelesi sırasında Ögeday Kağan'ın İmil ırmağı havzasında oturan torunu Kaydu Han, Ögeday ulusunu tekrar canlandırmıştı. Barak, ulusuna ulaştıktan sonra kısa zamanda duruma hakim olmuş ve hatta Mübarek-Şah'ı dahi maiyyetine alarak onu Av Emiri, yani Barsçı'lığına tayin etmişti.38 Barak Han, Çağatay ulusuna hakim olduktan sonra Kaydu Han ile İl- hanlı hükümdarı Abaka Han ile ve hatta Kubilay Kağan'a karşı dahi Çağatay ulusunu müdafaa mecburiyetinde kalacaktır. Hanlığının ilk yılında Kubilay Kağan'ın Çağatay ülkesine Moğultay ismindeki kumandanıyla gönderdiği orduyu mağlup etmiş, hatta Doğu Türkistan'daki Hoten şehrine kadar onları kovalamıştı. Ögeday ulusunun başındaki Kaydu Han ile yaptığı muharebeler iyi gitmekte iken 1267 yılındaki son muharebeyi kaybederek Semerkant yakınlarına çekilmek mecburiyetinde kalmıştır.39 Daha sonra Ögeday Kağan'ın torunu Kadan-Oğul'un oğlu Kıpçak-Oğul Barak Han'ın yanına elçi olarak gelmiş ve sulh yapılmıştı. Ertesi yıl 1269'da Talas yakınında müşterek bir kurultay toplanmış, Ögeday ve Çağatay sülâlelerinin mensupları, kumandanları hep bir araya gelmişlerdir. Vassaf'ın nakline göre bu kurultay 1268 yazında Semerkant yakınlarındaki Katvan ovasında olmuştu.40 Ancak hadisenin seyrinden anlaşıldığına göre Vassaf'ın vermiş olduğu bu yer kurultay yeri değil, Ögeday ulusunun elçisi olan Kıpçak-Oğul'un, Hanın ordasına geldiği yer olmalıdır. 1269 kurultayı Barak Han'ın Kaydu Han'a tâbiliği kabul ettiği kurultay olarak görülür. Yani Barak, Kubilay Kağan'ı değil, Kaydu Han'ı kağan gibi kabul etmekteydi. Şehirleri idare eden Mesut Yalavaç ise bundan sonra topladığı vergileri kağanlığa değil, Kaydu Han'a gönderecekti. Ayrıca Barak Han, Doğu Türkistan'ın ana bölümünü Kaydu Han'a terk ediyordu. 668 hicri yılı baharında yani 1270 yılında, Barak Han'ın ordusunda Kaydu Han'ın Kıpçak-Oğul ve Çapat emrinde gönderdiği birliklerden başka Çağataylı şehzadelerden Ahmet Börü, Nikbay-Oğul, Taligu ve Mübarek-Şah da kendi birlikleri ile yer almışlardı. Ayrıca kardeşleri Mümin ve Yasar-Baylı (Vassaf'ta Yasavur) da Barak Han'ın yanındaydılar. Bu ordu iki kol halinde Ceyhun ırmağını geçtiler.41 Bu kollardan birincisi Tirmiz yakınından geçerek Bedehşan, Talkan, Şıbırgan üzerinden ilerlerken, diğer kol Amuy yakınından Ceyhun'u geçerek Merv, Mervcik bölge ve şehirlerini ele geçirerek Nişabur'a varmazdan evvel birleşmişlerdi. Abaka Han'ın gönderdiği kuvvetleri burada mağlup eden Barak Han, Nişabur'u da zaptetti.42 Daha sonra 1270 yazında cereyan eden ikinci muharebede Kaydu Han'ın gönderdiği yardımcı kuvvetlerin Barak Han'dan ayrılarak geri dönmesi dolayısıyla Barak yalnız başına Abaka Han ile karşılaşmak mecburiyetinde kalacaktır. Bu muharebeyi Barak kaybederek Ceyhun'un kuzeyine çekilecektir. Ertesi yıl İlhanlı kuvvetleri Ceyhun'u geçerek Çağatay ülkesine girmişler ve Barak Han'ı çok güç durumda bırakmışlardı. Nikbay Han (1271-1274) Barak Han'ın 1271 yılı sonlarında vefat edişinden sonra Çağataylılardan Nikbay'ın diğerleri arasında önde olarak ortaya çıktığını görmekteyiz. Çağatay Han'ın dördüncü oğlu Sarban'ın oğludur.47 Algu Han ve Barak Han zamanlarında ordu kumandanı olarak hizmet gördüğünü bildiğimiz bu hanzade, Barak'ın vefatından sonra çıkan karışıklıklar sırasında İlhanlı ordusunun Buhara'dan başlayarak Ceyhun'un ötesine atılmasında Vassaf'ın verdiği bilgilere göre Abaka, Buhara'ya girdikten sonra elli bin kişiyi katlettirmiş, şehrin abidelerini de tahrip ettirmişti. Hatta Mesut Yalavaç'ın yaptırdığı büyük Mesudîye Medresesi bu tahrip olanlar arasında bulunmaktaydı. Nikbay, Gaffari'nin nakline göre 671 yılında Abaka'nın kuvvetlerini mağlup etmiş ve Çağataylı toprağından çıkarmıştı.48 Reşidüddin ise Nikbay'ın hanlığının üç yıl kadar sürdüğünü söylemektedir.49 Bu duruma göre onun hanlığı 1274 yılı içinde bitmiş olmalıdır. Buka-Timur Han (1274-1277) Nikbay Han'ın kısa ve mücadele içinde geçen hükümdarlığından sonra Buka-Timur ona halef olmuştur. Buka-Timur Han, Çağatay Han'ın yedinci oğlu Kadatı'nın oğludur.50 Kaydu Han'ın yarlığı ile han olmuştu. Reşidüddin onun hakkında pek bilgi vermemektedir. Ancak Saçkıran hastalığından vefat ettiğini söylemektedir. 51 Yalnızca Kadı Ahmet Gaffar-ı Kazvinî vefat tarihi olarak 671'i vermektedir. Bu duruma göre üç yıl kadar hanlık etmiştir.52 Duva Han (1277-1307) Buka-Timur Han'ın ölümünden sonra Duva Han onun yerine Çağatay Hanlığı makamına gelmiştir. Kaydu Han'ın yarlığı ile Çağatay ulusunun başına geçen Duva Han, Barak Han'ın beş oğlundan ikincisidir.53 Onun otuz yıl süren saltanatı müddetince Çağatay Hanlığı üst üste gelen tahribat yağma ve katliamların meydana getirdiği yaraların tedavi gördüğü devre olacaktır. Zira Duva Han'ın da Kaydu Han kadar dirayetli ve siyasî olduğu anlaşılmaktadır. Aralarındaki münasebet ve mesafeyi iyi ayarlayan Duva zamanında kaynaklarda verilen bilgilere göre harap şehirler imar edilirken Andican adında yeni bir şehir kurmuştu.54 Her ne kadar bu imar işleri Mesud Bey tarafından yapılıyor ve Kaydu Han'a bağlı olarak yürütülüyorsa da netice itibariyle kendi hanlık sahası huzura kavuşmuş olmaktaydı. Cemal Karşî'nin nakline göre 1272 yılında Buhara'nın tahribi sırasında yıkılan yerler tekrar canlanmış Mesudiye Medresesi yeniden imar olmuştu. 1289 yılında Mesud Yalavaç vefat edince medresenin yanında kendisi için yaptırmış olduğu türbeye defnolunmuştur. Ekim 1289 yılında vefat eden Mesud Bey'in yerine büyük oğlu Ebubekir Yalavaç, Kaydu tarafından tayin olunmuştu.55 Marco Polo'nun nakline göre Kubilay Kağan'ın batıdaki hududu Hoten şehrine kadar uzanıyor, onun batısında kalan Kaşgar, Yarkent, Aksu, Kara-Hoço gibi şehirler daha öncede zikredildiği üzere Çağataylılar tarafından Kaydu Han'a bırakılmıştı.56 Kubilay Kağan'ın 1294 yılından ölümüne kadar Kaydu ve Duva arasındaki ittifaka karşı ciddi bir taarruzu göze alamadığı yine Marco Polo tarafından nakledilmektedir. Bu durumdan istifade eden Duva Han, Horasan hududunu emniyete almış hatta Gazne dahil Hindistan'a kadar olan bölgeleri hanlığı hudutlarına dahil etmiştir.57 Kaydu Han'a bağlı olarak çalışan Ebubekir Yalavaç'ın 1298 yılında vefatı üzerine onun yerine kardeşi Satılmış Bey tayin edilmiştir. O da ağabeyi, babası ve dedesi gibi dirayetle şehirleri iyi bir şekilde idare etmiştir. Reşidüddin'in nakline göre Kubilay Kağan'ın halefi olan torunu Olcaytu Timur Kağan'ın (1294-1307) dikkati Kaydu ile Duva ittifakına dönecektir. Zira Kaydu'nun devleti büyük itibar kazanmıştı. Bunun üzerine Kaydu ile Olcaytu Timur Kağan arasında muharebeler başlayacak ve muharebe yaralanan Kaydu'nun ölümü ile son bulacaktır. Künçük Han (1307-1308) Duva Han'ın ölümü üzerine Künçük Han babasının yerine Çağatay Hanlığı makamına gelmiştir. Ancak hanlık içinde karışıklıklar halen devam etmekteydi. Çağatay Han'ın oğlu Mu-Tekin'in oğlu Börü'nün oğlu Kadakçı'nın oğlu Taligu, Künçük Han'a karşı hareket edenler arasındaydı. Hatta Çağatay Ulusu'na iltica eden Çapar Han ona yardımcı olmuştu. Abdül Gaffar Kazvinî'nin nakline göre 707 yılı sonunda (1308 Mayısı) Börübaşı mevkiinde Künçük Han'a baskın vererek kardeşleri Sorgu-Oğul ve Ebukan ile birlikte katledileceklerdir. Bunun üzerine Duva Han'ın diğer oğulları birleşerek Taligu Han (1308-1309) üzerine yürüyeceklerdir.65 Dolayısıyla Künçük Han'ın hanlığı bir yıl kadar sürmüştür. Taligu bu münasebetle hanlığını ilan edecektir. İlk yaptığı toy (kurultay)'da Duva Han'ın oğullarından Kebek'in baskınına uğrayarak katledilecektir. Onunda hanlığı bir yıla yakın fakat karışıklık içinde geçmiştir. Abdül Gaffar Kazvinî'nin nakline göre hadise 708 senesi sonu (1309 Haziran) 66 olmaktadır. Bu vakadan sonra Kebek ağabeyi İsen-Buka'yı Çağatay Hanlığı tahtına çıkarmıştır.67 Aynı yıl içinde toplanan Toy'da han seçimi için yapılan toplantıda Kebek Han, ağabeyi İsen-Buka'yı eliyle hanlık makamına oturtmuştur.68 İsen-Buka'nın hanlığının üçüncü yılına Buyantu Kağan (1311-1320) Çağataylı şehzadelerinden Yasavur-Oğlanı, eline yarlık vererek, Çağatay ulusuna Han olarak gönderdi. Bu durumu haber alan İsen -Buka Han ve kardeşi Kebek, Doğu Türkistan hudutlarında onu karşılamak üzere ordularıyla hareket ettiler. Ancak yapılan mücadele Çağataylı sahasında farklı coğrafyalarda devam etmiş, fakat Yasavur, hanlık makamını ele geçiremeden İlhanlılara iltica etmek mecburiyetinde kalmıştır. Hatta daha sonra Yasavur'a bağlılık gösterenler Afganistan coğrafyasında ve kısmen İran coğrafyasında bir tümen adı altında varlıklarını devam ettireceklerdir. İsen-Buka Han, Gaffar-ı Kazvinî'ye göre 1318 yılı sonu ve 1319 yılı başı civarında vefat etmişti.69 Mu'iniddin Natanzi ise 719 yılını vermektedir. O da 1319 yılına tekabül eder. İsen-Buka Han'ın mezarının Nahşep'te (Karşı) olması ise Hanlığ'ın merkezinin artık Kaşga Irmağı havzasına taşındığının bir ifadesidir. Kebek Han (1319-1326) Ağabeyi İsen-Buka Han'ın 1319 yılının ilk aylarında ölümü esnasında Kebek, Yasavur ile uğraşmakta idi. Nihayet onu perişan ederek İlhanlı ülkesine kaçmaya mecbur ettiği sırada Han'ın öldüğü haberini alarak Çağatay Hanlığı makamına gelecektir. Mu'iniddin Natanzi'nin ifadesine göre, Yasavur Müslüman idi ve hacca gittiği sırada orada bir fedai tarafından katledilmişti.70 Böylelikle Kebek Han, Yasavur meselesinden kurtulmuş oluyordu. Kebek Han ağabeyi Künçük Han ve İsen-Buka Hanların zamanından beri şahsiyeti ile dirayet ve kumandanlık vasıfları ile temayüz etmişti. Çağataylılar tarihinde Kebek Han'ın önemi ilk defa adına para darbettiren hükümdar oluşudur. Çünkü o tarihe kadar kağanlık adına darbedilen anonim paralar mevcut idi. Yani Çağatay Hanlığı'nın resmen istiklali Kebek Han ile başlamıştır.71 Kebek Han'ın bastırmış olduğu paralar o kadar meşhur olmuştur ki, Ruslarda para karşılığı kullanılan Kapik kelimesinin Kebekî'den (Kebek'in bastırdığı para) geldiği ifade edilir. Çağatay Han zamanında hanlık ordasının adı bilindiği üzere Uluğ-Ev adını taşımaktaydı. Uluğ-Ev'in olduğu yer de başkent sayılırdı. Kebek Han ise Saray manasına gelen Karşı adındaki hanlık makamını Kaşga-Derya havzasında yaptıracaktır. Burdan da anlaşılıyor ki Hanlığ'ın merkezi eski Nahşep yeni adıyla Karşı çevresine taşınmıştır. Kebek Han zamanı Çağataylıların huzura ve kudrete kavuştuğu dönem sayılmalıdır. Namına darbettirdiği paraların sonuncuları Semerkant 725 tarihini taşıyan gümüş sikkelerdir. Halefi İlçigiday Han'ın ilk parası 726 tarihini taşıdığına göre Kebek Han'ın hanlığının sonu 1326 yılının ilk aylarına kadar uzamaktadır.72 İlçigiday Han, ağabeylerinden sonra 1326 yılı içinde hanlık yapmış, yalnız kaynaklardan anlaşıldığına göre bu kurultayın yapılacağı zamana kadar devam etmiştir. 726 yaz aylarında yapılan Toy'da Tarmaşirin Han, hanlık makamına getirilecektir. İlçigiday Han'ın namına darbettirdiği Ordu-yı Pazar 726 tarihli para dışında parası olmadığına göre bu hanlık takriben beş altı ay kadar sürmüştür.73 Alaeddin Tarmaşirin Han (1326-1335) 1326 yılında hanlık makamına gelen Tarmaşirin Han'ın ilk parası da 726 tarihini taşımaktadır.74 Çağatay hanları içinde Mübarek-Şah ve Barak Han'dan sonra gelen üçüncü Müslüman handır. Onun zamanında zaten Müslüman Türk kitlesinin bulunduğu Türkistan coğrafyasında hanedanın mensupları da istisnaları bir tarafa bırakılacak olacak olursa İslâmiyet'e girmişlerdir. Alaeddin Tarmaşirin Han 1329 yılında yaptığı sefer ile güneyde hakimiyetini Delhi Sultanlığı hudutlarına ulaştırmıştı.75 İbn Batuta'nın nakline göre Tarmaşirin Han, islâmiyeti kabul ettikten sonra Alaeddin adını almıştır. Tarmaşirin Han dindar ve Türkçe konuşan bir hükümdardı. Ancak İbn Batuta'nın kendisini ziyareti sırasında kış olmasına rağmen kendi çadırlı otağında kalmaktaydı. Bu durum başlangıçtan beri Çağataylıların ananeye sadık kalmalarının ifadesi olsa gerektir. Ancak Almalık bölgesinin ananevî merkez olması hasebiyle hanlar, toyu mutlaka bu bölgede yaparlardı. Hanlığın Çöküşü Alâeddin Tarmaşirin Han'ın 1335 yılında azledildikten sonra katledilmesi Çağatay Hanlığı'nın süratle çökmesine sebep olacaktır. Bunun neticesinde idare tamamen Ulus Emîrleri olarak bilinen, kabilelerin hem askerî hem de irsî reisleri durumundaki kumandanların eline geçecektir. İdarenin emirlerin eline geçtiği bu devrede devlet tamamen sukut etmişti denebilir. Çünkü bu devrede emîrler çoğu zaman Ögeday neslinden gelme şehzadeleri han diye tayin ediyorlar ve onu kısa bir zaman sonra indirip bir diğerini han yapıyorlardı. Tarmaşirin Han'dan sonra hanlık makamına gelen Çenkşi Han, Mu'iniddin Natanzî'nin nakline göre İslâmiyet'e karşı tavır almıştı. Tarmaşirin'in kardeşi Ebukan'ın oğlu olan Çenkşi Han, eski dinlerine dönüş yolunda gayret göstermekteydi. Mu'iniddin Natanzî iki yıl saltanattan sonra katledildi80 demektedir. 736 ve 737 tarihli ve onun namına darbedilmiş olan paralar bu bilginin doğruluğunu göstermektedir.81 Bu duruma göre Çenkşi Han 1336-1337 tarihinde hanlık etmiştir. Çenkşi Han'a halef olan Bozan Han'ın parasına rastlamıyoruz. Yalnız kendisine halef olan Yisun-Timur'un 739 ve 740 tarihli paraları olduğuna göre Bozan Han 1338 yılı içinde hanlık etmiş olmalıdır. Yisun-Timur Han'ın paraları 739: 20 Temmuz 1338-1340 tarihlerini taşıdığına göre onun hanlığı da 1338 yazı ile 1340 yazı arasındadır.82 Yisun-Timur Han, emirler tarafından katledilmişti.83 Yisun-Timur Han'a halef olan Kazan-Timur Halil (Halilullah) Yasavur'un oğlu idi. Çok şedîd olan Kazan-Timur, aynı zamanda dindardı. Bazı paralarında yalnızca Halilullah adını gördüğümüz bu hükümdar zamanında Karşı sarayına iki menzil mesafede olan Zincir-Saray yapılmıştı.84 Çağatay hanlarının müstakil hareket eden son temsilcisi olan Kazan-Timur Halil Han'ın paraları 743, 744, 745 tarihlerini taşımaktadır. Bu duruma göre onun hanlığının sonu 1345 Mayısı'na kadar ulaşmaktadır.85 Natanzî'nin nakline göre bu hükümdarı Emir Kazagan katletmişti.86 1345 yaz başından itibaren Emir Kazagan'ın hükümetinin devresi başlamaktadır. Emir Kazagan (1345-1358), ona halef olan Emir Abdullah (1358-1359) ve Kazagan'ın torunu Emir Hüseyin'in (1359-1370) hakimiyeti devreleri devam edecek ve 1370 yılında Emir Timur, yeni bir devreyi başlatacaktır. Her ne kadar bu emirler devresinde bazı hanların adları zikredilir ise de ancak bunların hepsi sembolik şahsiyetlerdir. Devlet Teşkilâtı Çağatay Hanlığı'nın en mühim devlet organı toy idi. Diğer uluslarda kurultay adı ile bilinen bu meclisin Çağataylılarda Türkçesinin kullanılması ilgi çekicidir. İbn Battuta bu kelimeyi harekeleyerek manasını yılda bir defa Almalık adı verilen yerde toplanan, hanedan ve devlet erkânının bir araya gelerek meseleleri görüştükleri ziyafetli toplantı demektedir.88 Yine seyyahın nakline göre Tarmaşirin Han dört yıldır bu toplantıya gitmediği için ananeye ve yasaya karşı olmakla itham edilmiş ve bu münasebetle hanlıktan azledilmişti. Bilindiği üzere hanlığın kuruluşundan yüz sene sonra Kaşka ırmağı boyundaki Karşı (Nahşeb) şehri yakınına başkentin taşındığı bilinir. Han ve hatun toyun tabii başkanı idiler. Diğer uluslarda şehzadelerin adı oğlan diye ifade edilmektedir. Çağataylı sahasında yer yer oğlan kelimesi görülmekle beraber oğul kelimesi yaygındır.89 Bunlardan başka damatlar küregen lakabıyla bilinmektedir. Ayrıca tarhan unvanlı hanın müşaviri makamında beylerin de varlığını görmekteyiz. Ayrıca vezir unvanlı bilinen vazifeli kimseler de var idi. Ayrıca Çağatay Hanlığı teşkilâtında en yüksek devlet vazifelileri arasında yasa emiri, bitigçi, al-tamgaçı ve barsçı adıyla bilinen kimseler de toyda yerlerini alırlardı. Al-tamgaçı ilmiyyeden bir kimse olup hanların yarlıklarına kırmızı renkli damgayı vurma işi bu zata ait idi. Diğer Türk devletlerinde görülen tuğracı veya nişancı vazifesinde bulunan vazifenin eş değerinde olan kimselerdi. İbn Battuta ve Tarmaşirin Han arasındaki konuşmaları bu zat tercüme etmişti.90 Bitigçi, yasa ve barsçı emirleri Çağatay hanedanı şehzadelerine mahsus vazifelerdendi. Bitigçi emiri defterdar vazifesine, Yasa Emiri yasa ve yargı işlerine, barsçı ise her yıl yapılan sürek avlarının tanzim ve tertibine bakarlardı. Bu sürek avları günlerce sürerdi ve yasa gereği olduğu için çok mühim bir vazife durumundaydı. Aslında askerî talim mahiyetinde olan bu avlar neticesinde gıda temini de yapılmış oluyordu. Cengiz Han'ın av işlerini büyük oğlu Cuci'nin, yasa işlerini ise Çağatay'ın idare etmesi; 91 bu vazifelerin ehemmiyetini ortaya koymaktadır.92 Çağatay hanlarından Barak Han (1266-1271), tahtından indirdiği Mübarek-Şah'ı kendisine barsçı tayin etmişti.93 Barak Han aynı zamanda bitigçiliğine şehzadelerden Ahmet Börü'yü getirmişti.94 Çağatay Hanlığı'nın şehirler dışında kurulan sade yapısında teşkilata dair başka unsur bulamamaktayız. Askerî Teşkilât Dört ulus teşekkül ederken Çağatay Han emrine verilen dört binbaşının adından bahsedilmektedir. Bunların Çağatay ulusu sahasındaki Barlas, Celâyir, Sulduz ve Arlat binbaşıları olduğu anlaşılmaktadır ve bu dört binbaşının içinde en kıdemlisi olan Barlas Karaçar Noyan baş emir durumundaydı. Malî, Adlî ve Posta İşleri Çağatay Hanlığı'nın malî işlerinin ve vergilerinin neler olduğuna dair kaynaklarda malûmat yok denecek kadar azdır. Ancak diğer uluslarda mevcut olan vergilerin Çağatay ulusunda da aynıyla olduğunu düşünmek gerekmektedir. Esas itibarıyla kır hayatına ve hayvancılık yapısına dayanan Çağatay ulusunda vergilerin, şehir ve ziraî nüfusa ait olanların varlığı düşünülemez. Diğer uluslarda da olan vergilere kıyasla düşünülecek olursa mal ve talay, gayri menkul şehir mülkünden; kalan, 1/10 nispetinde ziraî mahsulden; tamga vergisi, ticaret mallarından ve kopçur 1/100 nispetinde hayvanlardan alınan umumi vergilerdi.97 Bu vergiler içinde yalnızca kopçur vergisi, Çağatay Ulusu'nun şartlarına uymaktadır. Çünkü diğer vergiler, şehir şartlarının vergileridir. Yalnız galle98 adı ile orduya erzak ve hayvan temini gayesiyle aynî olarak tahsil olunan vergi vardı ki bu verginin de Çağatay ulusunda tatbik olunduğunu düşünebiliriz. Çağatay hanlarının ancak kuruluştan 90 yıl sonra para darbettirmelerinde, siyasî hakimiyet ve istiklâl kazanmasının rolü olmakla beraber, bozkır şartlarında vergilerin aynî oluşunun ve ihtiyaçların para kullanmaya ihtiyaç duymadan temininin de tesiri olsa gerektir. Zira para, kır hayatından ziyade şehir hayatındaki tedavülde zarurettir. Çağatay Hanlığı'nda adlî işlerin amiri bilindiği üzere Yasa Emiri idi. Ancak yargı işlerini yargucu adı ile bilinen hakimler icra ederlerdi. İbn Battuta, Harezm ülkesinde gördüğü bir mahkeme heyetini anlatmaktadır. "Hergün vazife görmek üzere kendilerine ait daireye giden kadı, yanında fakîh ve kâibi ile birlikte bulunurken, yargucu da sekiz kişilik maiyyetiyle yine bu dairede bulunmaktaydı. Yargucu ümeredan bir zat idi. Muhakeme anında her iki heyet de birlikte bulunurlar ve davanın şeriate ait olan kısmına kadı hükmeder, yasa ve töreye ait olan tarafına yargucu hükmeder; neticede karar birleştirilirdi. Onların verdikleri hükümlerin metin ve adil olduklarını gördüm"99 demektedir. Abdullah b. Fazlullah eş-Şîrâzî, Tecziyetü'l-Emsâr ve Tezciyetü'l-A'sâr, I-V, Taşbasma, Bombay 1269/1853. 'Alâeddin 'Ata Malik-i Juweynî, Tarikh-i Jahân-Gushâ, Mirza Muhammed of Qazvin, London, I- 1912, II-1916, III-1937. Anonim, Monghol-un Niuça Topça'an, Moğolların Gizli Tarihi, Türkçe terc., Ahmet Temir, Ankara 1948. Barthold, V. V., Turkestan vi Epohu Mongolskavo Naşestviya, St. Petersburg 1900; Turkestan down to the Mongol Invasion, Translated by H. A. R. Gibb, London 1958. Kadı Ahmed Gaffâr-ı Kazvînî, Târîh-i Cihân-ârâ, Müctebâ Minovî neşri, Tahran 1343. Lane-Poole, Stanley, Catalogue of the Oriental Coins in the British Museum, VI, London 1881. Le Strange, Guy, The Lands of the Eastern Caliphate, London 1905. Markof, A, K. İnventarniy Katalog Müsülmanskih Monet Ermitaja, St. Petersburg 1892. Minhâc al-din al-Jawzjânî, The Tabaqât-i Nâsırî of Aboo Omar Minhâc al-din al-Jawzjânî, edited by W. Nassau Less, Mawlawis khadi Hossin and abd-al-Hai, Calcutta 1864; The Tabaqât-ı Nâsırî, Translated by M. Raverty, London 1881. Mirhond, Ravzatü's-safâ, Tahran 1853-1857. Mirza Muhammed Haider Dughlat, The Tarikh-i Rashidi, N. İlias and E. Denison Ross, London 1898. |
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |